
Ziraat Teknikeri Tahir ZAN
TARIMIN TATLI ZEHİRLERİ
Doğanın, çevrenin, hava, toprak, su ve doğal kaynakların bilinçli tahrip edilerek kirletildiği, Dünyanın doğal dengesi ve ekosistemi bozulmuş halde geleceğinin tehlikeye girdiği, nüfusun hızla arttığı, açlık, kıtlık, yoksulluk, sefalet, KALINTI ve hastalıklardan dakikada binlerce insanın yaşamını yitirdiği Dünyada yaşıyoruz.
Ekolojik şartlara haiz elverişli iklim faktörlerine sahip Ülkemizin kalkınmasına, geleceğine, ekonomisine etken “HAYATI ve UMUDU TARIMLA” kalkınmayı amaç edinmiş tarım ülkesi olmamıza rağmen, sürdürülebilir toprak verimliliği ve uygulanabilir tarım alanları korunamamış halde, Ülkemizin tarımı neden geleceğe taşınamıyor?
Çünkü; Ülkemizin tarım alanları işgal edilerek verimli topraklar parçalanmış halde bölünmüştür.
Bitki örtüsü tamamen tahrip edilerek, 1, 2 ve 3. sınıf araziler değişime uğramıştır. Büyük kısmı ise erozyonla aşınarak taşınmıştır.
Sulanabilir/işlenebilir tarımsal araziler azalmıştır.
Yeraltı su kaynakları oldukça azalmış halde yok olmuştur. Sorunlu yerleşim, kentleşme, endüstri ve sanayileşme sonucu YERALTI SU KAYNAKLARI içilemez halde aşırı kirlenmiştir.
Plansız, hatalı ve yanlış tarımsal uygulama ve faaliyetler sonucu toprağın fizikokimya dinamik yapısı ve canlılığı tahrip edilmiştir.
Doğada yaşayan bütün canlılar etkilenmiş halde, bitki-toprak-hayvan-insan ilişkileri önemsenmeyip tamamen bozulmuştur.
Arılı tarıma inanmayan Ülkemizde bal arılarının yaşam alanları yaşanılmaz hale getirilmiştir.
Biyolojik, kültürel önlem ve tedbirler bilinmiyor. Alınması gereken tedbirler yapılmıyor./uygulanmıyor.
Bitkiler ölümcül kimyasallarla bulaştırılarak, bitkilerin düzenli, dengeli ve sağlıklı yetiştirilmeleri sağlanamadı.
Kimyasallara bağlı bitkilerde ve toprakta hastalık ve zararlılar çoğaldı.
İnsan sağlığını tehdit eden genetiği değiştirilmiş organellerle bitki ve hayvanların DNA’sına GEN yerleştirmek veya GEN çıkarmak suretiyle, GENLERİNE müdahale edilerek, DOĞAL OLMAYAN bitkisel ve hayvansal ürünlerin tüm canlılar açısından TEHLİKELİ ve ZARARLI olduğu araştırma ve analiz verilerince tespit edilmiştir.
Ülkemizin şifreli/şifresiz GDO’lu ürünleri bilerek ve göz yumularak ithal etmesi kabul edilemez ve asla savunulamaz.
05.07.2016 tarihli “Genetiği Değiştirilmiş Şifreli Organeller–GDO” konu başlıklı yazımda, bitkilere ve hayvanlara yerleştirilen veya çıkarılan ŞİFRELİ GEN’in, ŞİFRESİZ halde nereye gittiği bilimsel olarak tarafımca kanıtlanmış olup, Dünyada benden başka bilen yoktur./olmamıştır. Vahim duruma dikkat çekerek açık ve net belirtmiştim. (Google)
Bitkisel üretimde bilinçli/bilinçsiz olarak kullanılan kimyasal İLAÇ ve kimyevi GÜBRELERİN, sebze, meyve ve tahıl ÜRÜNLERİNDE kalıntı içerdiği, plansız yanlış tarımın NİTRAT kirliliği oluşturduğu, tüketilen ürünlerde GDO çıktığı, tahlil ve analiz verilerince TESPİTLİ olduğu halde, müşteri memnuniyetsizliğine rağmen, bilerek/istemeyerek yediğimiz “Tarımın Tatlı Zehirleri” canlıların varlığını çoktan tehdit etmiştir./etmektedir.
Tarımsal ürünlerde insan sağlığını tehdit eden tespitli ölümcül KALINTILARA bağlı, haklı gerekçelerle tarımsal ürünler ilgili Ülkelerce ne denli GERİ ÇEVRİLEREK Ülkemizin ihracat imkân ve olanakları niçin daraldı?
Çünkü;İnsan sağlığı açısından GIDA GÜVENİLİRLİĞİ kalmadığından, İNSANLARIN HAKLI ENDİŞELERİ olmakla, arzu edilen tat, lezzet, şıra, aroma hileli ve şaibeli olmakla, KOKUSU, UÇUCU YAĞI ve ENZİMİ bulunmayan taze/işlenmiş tarımsal ürünleri güvenle tüketebilme imkân ve olanağı kalmamıştır./yoktur.
Üreticiler açısından üretim girdi maliyetleri çok yüksek seyrettiğinden, üretim çok zahmetli hale geldi. Gelir amaçlı ürünlerin bir kısmı düşük fiyata alıcı bulurken bir kısmı satılamadığından değerlendirilmeyip üretici mağduriyeti yaşanmaktadır.
Üretim maliyetleri gelirleri çoktan aşınca, TUZAKLI iyi/kötü borçlarla para yaratma modeli oluşturulamadı.
Ülkemizin çözümünde zorlandığı tartışılan TARIM sistemli, planlı, programlı, uygun yöntem ve metotlarla ULUSAL BOYUTTA modernize edilerek neden geliştirilemiyor?
Çünkü;İNSAN, BİTKİ ve HAYVAN sağlığına önem verilmiyor.
Peki nasıl olacak?
TARIMIN geleceğe sürdürülebilir olarak taşınması tarafımca hedeflenmiştir.
Ülkemizin sürdürülebilir kalkınmasına ve gelişmesine yönelik, istihdam, gelir ve kazanca dayalı milli ekonomimizin temeli, Ülkemizin geleceği “HAYATI ve UMUDU” “Stratejik Sektörel ARILI TARIMDAN” geçiyorsa, tarım politikaları yeniden geliştirilmek üzere acilen masaya yatırılacaktır.
Teknik yapıları, ekonomik güçleri ve teknoloji kullanımları yetersiz halde, modern olmaktan yoksun ilkel yöntemlerle sürdürülen geleneksel tarım yerine, bilimsel ve teknik olanakların kullanılacağı zorunlu entansif tarıma geçilmesi gerektiğini 01.01.2016 tarihli “EkstantifTarım Stratejisi” konulu yazımda belirtmiştim. (Google)
Tarımda kalkınmayı amaç edinmiş Ülkemizde, yüksek maliyet enflasyonu, Giffen paradoksu ile Giffen malı, pazar ekonomisine dayalı gıda güvenilirliği olmayışı, arz talep döngüsü, üreticinin eline geçen ürün fiyatlarının düşük olması, tüketici fiyatların sürekli artış kaydetmesi, bilinçsiz tüketiciler, belalı aracılar, tüccarlar, komisyoncular ve kaderlerine terk edilmiş Üreticilerin mağduriyetine bağlı dramla TARIMDAN KOPMALAR yaşanmaktadır.
Neticede; Bitkisel taze/işlenmiş sebze-meyve ürünleri ile hayvansal ürünlerin standarda uygun, kaliteli, saf, sağlıklı, besleyici, doğru kaynak, savunulacak, GÜVENİLİR olmadığı, ölümcül kalıntı içerdikleri ve insanların sağlığını etkileyen GDO’lu ürünler olduğu mevcut durum analiz verilerinden anlaşılmıştır.
Sonuç; Plansız, hatalı ve yanlış tarımsal uygulamalara bağlı, NİTRAT KİRLİLİĞİ dahil, ÖLÜMCÜL KALINTILAR içeren tarımsal ürünler ile doğal olmayan tehlikeli ve zararlı GENETİĞİ DEĞİŞTİRİLMİŞ ORGANELLERE (GDO) sahip tarımsal ürünlerden kaynaklı “TARIMIN TATLI ZEHİRLERİ” hayatımızı esasen geleceğimizi karartmıştır.
Bilgi ve yüksek takdirlerinize DİKKATLE ve ÖNEMLE saygılarımla arz ederim. 06.01.2017
Tahir ZAN
Ziraat Teknikeri