Anadolu Alevilerinde özel anayasa nasıl işler?

Cemevlerinde, kutsal inanç yapısına uygun bir disiplin hakimdir. Cemevlerinde insanlara şöyle hitap edilir: "Gelin canlar bir olalım, iri olalım, diri olalım" derler. Bu felsefe İslam'ın yapıcı doktrinlerine uygundur. Gücünü, oradan alır. Bununla milli dayanışma bilinci uyandırılır. Cemevlerinde, insanların kesinlikle meslek sahibi olmalarını öğütlerler. İnsanları zararlı akımlardan sakındırırlar ....

Bir insanın insan-ı Kamil olması için, bütün şirret tutkularından arınmasını isterler. Bu anlayışla da ancak ehlibeyt erdemliğine ulaşılacağını anlatırlar. Cemevlerinde değer verilen sloganlar şunlardır: " Kabeye gidene, klavuz gerek ... Ama gönüllere kılavuz olarak sadece Kur'an yeter" "Kendini bilen rabbini bilir. ", "Hararet nardadır (ateştedir) saçta değildir." Keramet hırkada ya da taçta değildir. Her ne ararsan, kendinde ara ... Küdüs'de , Mekke'de ve hac da değildir. Gün, birlik günüdür. Bir olalım, iri olalım, diri olalım. içi aydınlık olanlar ancak dışarıyı aydınlatabilirler. Şekil değil, öz ... Ten değil, Tin'dir (ruh) esas olan. Sloganlar, cemevlerinde yasa hükmündedir. Cemevlerinde kutsal inancın siyaset ve ticaret malzemesi olarak kullanılamayacağını öğretirler. Cemevlerinde , Alevilerin üzerinde ısrarla durdukları ilkeler de şunlardır: 1- Eline 2- Beline 3- Diline hakim olmaktır. Bu bağlamda, kimseye kuşku ve zarar vermemektir.

Cemevlerinde, yüce Kur'an'da Fussilet süresinin 37. 'nci ayeti" Yeryüzünde, büyüklük taslayıp dağlarla boy ölçüşebilirsiniz. " diyerek insanların üstünlük gösterişlerini veriyorlar. Cemevlerinde insanı, aklın ve hikmetin yönlendireceğine inanmaktır. Buna göre; Eğitim insanı düzeltmeye yetmez. Eğitimin insanı asıl daha iyiden yana değiştirmesi gerekir , diye düşünürler. Cemevlerinde aleviler, şafaatı, sadece Yüce Allah'tan (CC) dilerler. Bu bağlamda Zümer süresinin 44.'üncü ayetinin buyruklarına bakarlar." De ki; bütün şafaat Allah'ındır. Göklerin ve yerin hükümranlığı sadece o'nundur. Sonra O'na döndürüleceksiniz. Diye bu emre uyarlar. Enbiye sürsinin 28.'inci ayeti de "Allah, önden de, arkadan da onların ne yaptıklarını ve ne yapacaklarını da çok iyi bilir.Allah, kendi rızasına ulaşmış olanlardan başkasına şefaat etmez. Onlar ki, Allah'ın korkusundan titrerler". Diye açıklıyor.

Duygu, bir ön yargı değildir. Doğru düşünce, aklın onayladığı bir önyargı olabilir.

Din, bir kargaşa ve düşmanlık sebebi olamaz. Ancak siyasete bulaştırılan din, belirli bir zümrenin dışında, artık insanların hayrına işleyen bir güç değildir.