
Ziraat Teknikeri Tahir ZAN
ÜRETİME İNANMAK
Geleceğin üretimine neden gönülsüz ve niçin inanmıyorsunuz?
Çünkü; Plansız, metot ve programsız halde, girdi maliyetleri ile birlikte pazar ekonomisi olmadığından, tarımda yaşanan kopmaların temelinde, Üreticilerin alternatifsiz alternatif haklı endişeleri hakimdir.
Bana göre; Ülkemizin geleceği, ekonomik bağımsızlığı ve hayatı ÜRETİMDEN GEÇİYORSA, modern hukuk çerçevesinde doğal kaynaklarımızı, çevremizi, doğayı korumak ve gizemli toprağın kıymetini bilmek ümit ve arzusuyla, yüksek teknolojik planla sürdürülebilir ve uygulanabilir bilinçli faaliyetlere dayatılarak pekala üretim yapılabilir.
Sorumluluk gerektiren modern tarımsal üretim için ÜRETİME İNANARAK, ancak üretimi çok iyi bilen ve yürütebilme kabiliyetine haiz farkındalıklarla birlikte çalışılarak ne denli Ülkemiz stratejik ekonomisinin kalkınabileceği hedefli spoiler fikrim ortaya çıkmıştır.
Fotoğrafa iyice baktığımda; Üretimi bilmeyen, hayatında üretimi görmeyen, üretimi tanımayan, üretimle konuşamayan, üretimin önemini, kıymetini ve ehemmiyetini bilmeyen, üretimde farkındalığı ve yeniliği anlamayan, üretimin özel ve genel ihtiyaçlarını bilmeyen belli ki fark edilmeyen alakasız ve yetersizlere bağlı sorunlara ne demeli?
Tarafımca çok iyi bilinen maliyet enflasyonuna zemin hazırlayan ve Devletimiz için büyük kayıp sayılan, yani hibe değil hebalı denetimsiz, ispatlı, hayal Tarımsal Devlet destekleri ile güya ilgili Kalkınma Ajansları nereye kadar eklenince birlikte, esasen üretime inanmayanlarla, Ülkemizin asla kalkınamayacağı açık ve net görülmektedir.
Yatırım imkan ve olanakları ile gelir kaynakları sağlamak, hiç kimseye bağımlı olmamak için zorunluluk gereği gerek Devletimizce gerekse İlgili şahıslarca neden gelirlerle giderlerin bilinçsizce dengelenemediği tarafımca çok iyi bilinmektedir.
Gelinen noktaya baktığımda; Toplum kalkınması ve yaşanmasının mümkün olamayışının temelinde, üretime inanmayan toplumun neden iyi borçlarla, kötü borçları kapatmaya çalışmasından, hatta borcunu bile kapatamayıp icralık halde, esasen borçlu toplumdan yeterince anlaşılmaktadır. Olmamalıydı.
Üretime, verimliliğe, kazanca, yaşamaya, milli gelire, güçlü ekonomiye ve kalkınmaya inanmazsanız, tüketimi ve yaşamı idame ettiremez halde, merak etmeyin güçsüz ekonomiyle açlık, kıtlık ve sefaletin yaşanılması kaçınılmaz olası ve yakındır.
Peki nasıl olacak?
Bana göre; Tarımsal üretim sistemimizde yaşanan ve nedense büyük sorunlara bağlı, sistem çok dağınık halde müteşebbis/üreticilerce ne olduğu belli değilse ve anlaşılamıyorsa, pazar ekonomisine dayalı değilse, üretici ürettiği ürünü olması gereken peşin fiyatla satamıyorsa,
Devletimizin maddi değil manevi süspansiyonları yoksa, sistemi çalıştıracak bilgi, kabiliyet, beceri ve azimli yetenekli yürütücüleri yoksa, Ülkemiz üretimsiz üretimle mümkün değil asla kalkınamaz.
Kimse kusura bakmasın; Modern hukuk çerçevesinde, teknolojik akıl almaz yüksek ve ileri planlamaya dayalı arz-talep, ithalat-ihracat ne varsa, Ülkemiz tarımını sil baştan, geleneksel tarım yerine,
Evet yerleşkeler dışında her karışında hem de “Arılı Tarıma Dayalı” modern tarımsal üretimi sektörlerle birlikte, finans dahil ne varsa disipline ederek,
Kangrenleşmiş sorunlar yerine çözümlü pazar ekonomisine dayalı yani üretici pazar sorunu yaşamadan standart üretime teşvik etmeye, tüketicileri ise güvence altına almaya dayalı olacaktır.
Esasen; Ülkemizi Dünyaya öncülük yapacak akıl almaz vizyonla, gönülden üretime inanarak, derin ve sırlarla dolu tarımsal üretimin ne denli hayata ve geleceğe taşınması gerektiği zaruriyetin temelinde, sıra dışı spoiler fikrimi ispat etmek olacaktır.
Bilgi ve takdirlerinize ÖNEMLE saygılarımla arz ederim. 22.04.2016
Tahir ZAN
Ziraat Teknikeri