
Ziraat Teknikeri Tahir ZAN
ARILI TARIMIN STRATEJİK VİZYONU
Ülkemiz tarımının geleceğinde, ARILI TARIMIN etkin kullanılarak beklenen sonuç alınabileceği, sürdürülebilir bitkisel üretim artışla tespit edilmiş olunmakla, yerine neden ve nasıl arılı tarım yok hükmünde anlaşılamayan faaliyetlere dayatılmıştır.
Dünyamızda yaşanan arıcılıktaki gelişmeleri sürekli takip etmekteyim.
Bugüne kadar sayısız gizemli, mantıklı delilleri ve bulguları sizlerle paylaştım. “Mukaddes Bal Arılarının Köleleştirilmesi Asla Gerçekleşmeyecek”, “Arılar hakkında çarpıcı Açıklamalar”, “Kovanı Terk Etmeye Zorlanan Mukaddes Bal Arıları”, “İnsan Kaynaklı Bal Arılarının Gizemli Ölümü” vb. 2.300.000 konulu deha fikir. (Google)
Ekolojik şartlara haiz elverişli iklim faktörleri sayesinde, tarımla kalkınmayı amaç edinmiş bir tarım Ülkesiyiz.
Geleceğimize yönelik sürdürülebilir ve uygulanabilir tarım için, anlaşılan mukaddes bal arılarına mutlak ihtiyaç/gereksinim duyulmayacağı vahim yönüyle görülmektedir.
Böyle bir şey olabilir mi?
Anlaşılmayan gizemli bal arılarının insan-bitki-hayvan ilişkileri yönüyle, fark edilmeyen ve bilinmeyen karşılıksız hizmet ve katkıları olduğu/bilindiği halde, insan kaynaklı tahribatlara bağlı, bal arılarının haklı gerekçelerle topluca gizemli ölümleri sizleri ilgilendirmiyor/ilgilendirmeyecek öyle mi?
Tarım Ülkesinde “ARISIZ TARIM” nereye kadar sorarlar? Peki nasıl olacak?
Göreceksiniz ki; İşbölümü, yardımlaşma, dayanışma, paylaşma ve çalışkanlığın sembolü “NAHL” yani Bal Arısının, 42 günlük mucizevi ömürlerinin önemi ve ehemmiyetinin zaruriyet gereği önemsenerek, ilkokuldan itibaren her kesime Arının akıl almaz karşılıksız hizmet ve katkısı sevdirilerek ön plana çıkarılacaktır.
“YÜCE ALLAH’IN” ilhamıyla hareket eden ve “ALLAH’IN” emriyle besin kaynağı mucizevi balı yapan BAL ARILARININ varlığından NEDEN, NİÇİN ve NASIL rahatsızlık duyuyorsunuz?
Tarafımca defalarca dünyaya seslenerek vurgulanan ancak önemsenmeyerek geri plana itilen “ARILI TARIMA” geçilmesinin kime ne zararı var?
Çünkü; Plansız, programsız anlaşılmayan tarımda biyolojik/kültürel önlemler varken, kullanmak zorunda olmadığınız ancak göz göre göre insafsızca kullandığınız ölümcül kimyasallar nereye kadar devam edecek?
Gelinen noktaya baktığımda, Sürdürülebilir ve uygulanabilir tarımda, neden “Arılı tarım” yok hükmündedir?
Ülkemizde neden “Arılı Tarımı” daha çok arayacaksınız.
Oysa ki, Jeostratejik Yapıda “Arılı Tarımın” Önemi ve Ehemmiyeti ile Ülkelerin Stratejik Ekonomi Kalkınmasında Eşdeğer Kriter ve Bazdır.
Arılı tarımda sürdürülebilir tarım, standart üretim, tüketici memnuniyeti, rekabet gücüne dayalı Pazar ekonomisi yönüyle, esasen analiz verileri üzerinden ihracat imkan ve olanaklarını Uluslararası niçin kıyaslamıyorsunuz? Çünkü; Kalıntılardan korkuyorsunuz.
Ölçümü yapılan tahlil laboratuvar analiz verileri ile ihracatı yapılan ürünlerin dış Ülkelerdeki ölçüm analiz verileri neden birbirini tutmuyor?
Güya ihracat yaptığınız ürünlerin, haklı gerekçelerle kayıtlı ve ispatlı geri çevrildiğini dünya biliyor.
Efendim yurt içinde aynı ürünün Adana, Hatay, Mersin, Konya, Manisa, Antalya, İzmir, Bursa, Samsun, Ankara ve İstanbul’da yapılan/yaptırdığım analiz sonucu birbirini tutmuyorsa, TV’lerde hileli balın reklamı naklen yapılıyorsa ne demeli?
Yanlış tarımsal uygulama ve faaliyetler yanında sanayi kalıntıları eklenince birlikte, kalıntı içeren taze sebze/meyve ile işlenmiş ürünler sebze-meyve halinde ve piyasada cirit atıyorsa, bilinçli/bilinçsiz tüketiciler kime emanet?
Toprak, su, hava, çevre/doğamız kirlenmişse, ölümcül üretim girdileri ve materyalleri de varsa, DUMAN asla püskürtülemez, şeker, şurup, ŞERBET, kek vb. asla verilemez, “NAHL” yani Mukaddes Bal Arıları olmadığı müddetçe güya helal üretim, helal gıda asla olamaz.
İnsancıl olmayan kandırma suretiyle cazibeli kılma değer mi?
Çünkü; Bitki örtüsü kabul edilemez insan kaynaklı ölümcül zehirlerle bulaştırılmış halde, bal arılarının doğal yaşam alanları yok edilmiştir. Her biri 10.000’e yakın petek, bileşik ve basit gözleri bulunan, benim çok önemseyerek hayran olduğum ve saygıyla eğildiğim Mukaddes Bal Arılarının gizemli ölümlerinde derin bir ders vardır.
Bana göre, “YÜZYILIN EN STRATEJİK SEKTÖRÜ KONUMUNDAKİ ARILI TARIMIN” neden Ülkemizde tartışılır geri plana bırakılmasının MANİDAR olduğu, canlıların yaşamının tehlikede ve canlıların yok edildiğinden anlaşılmaktadır.
Neticede; Analatik vücudunuz ölümcül kalıntılarla zehirlenmiştir. Sağlığımız tehdit altındadır. Güya yapacak bir şey yok ve kimsenin umurunda bile değil öyle mi?
Yaşadığımız yüzyılda canlılar açısından gıda güvenliği ön plana çıkmışsa,
Dünyayı şaşkına çevirecek popüler bilgimle, “Arılı Tarımın Stratejik Vizyonu” zaruriyeti gereği, Ülkemiz ekonomisini kısa vadede şaha kaldıracak deha fikrim ortaya çıkmıştır.
Sonuç; Geleceğimiz için Gönülden Sevgiye Dayalı “Arılı Tarımın Stratejik Vizyonu” uygulamaya yönelik, faaliyetlerle yürütmekten başka seçeneğiniz kalmamıştır.
Bilgi ve takdirlerinize ÖNEMLE saygılarımla arz ederim. 04.03.2016
Tahir ZAN
Ziraat Teknikeri